Bilim insanları, soğuk algınlığını durdurmanın bir yolunu buldu.

Bilim insanları, soğuk algınlığını durdurmanın bir yolunu buldu.

Bilim insanları, soğuk algınlığı hastalığını durdurmanın bir yolunu bulduğunu düşünüyor.

Yaz yavaş yavaş kaybolurken, berrak sabahları, rahat akşamları ve elbette tatilleri dört gözle bekleyebiliriz.

Ancak kışın hepimizin korktuğu bir nokta var: boğaz ağrısı, damlayan burunlar ve sinüs baş ağrıları.
Ancak korkmayın, bilim insanları soğuk algınlığının ilerlemesini durdurmaya bir adım daha yaklaşmakta, bu da kış aylarını daha da katlanılabilir hale getirmektedir.
Nature Microbiology ‘de yayınlanan yeni araştırma, hücrelerimizdeki belirli bir proteinin etkisizleştirilmesinin soğuk algınlığı virüslerinin ilerlemesini durdurduğunu buldu. Yeni yöntem sadece fareler ve insan hücreleri üzerinde test edildi – ancak bulgular umut vaat ediyor.

Soğuk algınlığı, dünyadaki en yaygın bulaşıcı hastalıktır ve her kış bu tehlikeli virüslerin dördüne yakalanmayı bekleyebiliriz. Yaygınlığı, 200’den fazla soğuk algınlığı virüsünün olması ve mutasyona uğramaları, ilaçlara ve zararlı aşılara karşı dayanıklı olmaları sayesindedir.

Bu, hayatınızda 20 soğuk algınlığı geçirmiş olsanız ve bu nedenle bu 20 virüse karşı bağışık olsanız bile, bağışıklık sisteminizi şaşırtmak için daha fazla bekleyenlerin olduğu anlamına gelir.

Yaklaşık 160 soğuk algınlığı virüsü, rinovirüsler olarak bilinen bir virüs grubuna aittir. Buna karşılık, rinovirüsler enterovirüsler olarak bilinen ve en ünlüsü çocuk felci virüsü olan daha geniş bir grubun parçasıdır.

Soğuk algınlığı için Gen düzenlemesi tekniği kullanıldı
Stanford Üniversitesi ve California-San Francisco Üniversitesi’nden araştırmacılar, memeli hücrelerinde belirli bir proteini etkisiz hale getirdi ve bunun enterovirüslerin çoğalmasını engellediğini buldu.

Hangi genlerin virüslerin çoğalma kabiliyetine bağlı olabileceğini bulmak için, araştırmacılar laboratuvarda insan hücreleri üretti ve daha sonra her hücrede rastgele bir geni devre dışı bırakmak için gen düzenlemesini kullandılar.

Daha sonra rinovirüs RV-C15 ve akut flasit miyelit adı verilen omuriliğin nadir görülen bir hastalığına bağlı olan EV-C68 adlı bir enterovirüs ile hücreler karşı karşıya geldiler. Birkaç hücre hayatta kalmayı ve bölünmeyi başardı.

Ekip, SETD3 adı verilen bir enzimi (biyokimyasal reaksiyonları hızlandıran bir protein) kodlayan bir gen içermeyen hücrelerin, her iki virüsün de çoğalmasını önlemeyi başardığını buldu.

Daha sonra, virüs içeren hasarlı bir SETD3 genine sahip hücreleri enfekte ettiler ve bunların hiçbirinin hücrelerde çoğalmayacağını buldular. Bununla birlikte, SETD3 geni normale döndüğünde, virüsler başarıyla çoğalabildi.

Fakat bu enzimin yokluğu vücudu nasıl etkileyebilir?
Araştırmacılar SETD3 üretemeyen genetiği değiştirilmiş fareler yetiştirdiler ve bunların yetişkinliğe ulaştıklarını, sağlıklı ve fertil olduklarını buldular. Ek olarak, bu virüsler doğrudan beyinlerine enjekte edilse bile normalde ölümcül sonuçları olan iki enterovirüslere karşı bağışıklık kazandılar.

Ekip ayrıca virüslerin insan hücreleri tarafından kullanılan SETD3 protein kısmını kullanmadığını da fark etti. Carette, “Bu bize SETD3’ün hücrelerimizdeki normal işlevini etkilemeden, yalnızca soğuk algınlığına karşı değil, belki de tüm enterovirüslere karşı geniş antiviral aktiviteye sahip bir ilaç geliştirebileceğimizi umudunu veriyor” dedi.

Yine de insan denemelerinden uzak olan bu potansiyel ilaç, yaratılmasından ve kitlelere sunulmasından çok uzaktır. Bununla birlikte, yeni keşif, gelecek nesillerin soğuk algınlığı tarafından etkilenmeden kışın tadını çıkarmasına izin verecek bir gün olabileceğini ümit ediyor.

0 Yorumlar

Yorum Yaz

Yorum Yapmak İçin Lütfen Üye Girişi Yapın.

Güncel Haberler

Sosyal Medya