Büyük Patlama ‘dan Önce Ne Vardı?
Kabaca 13.7 milyar yıl önceki tüm evrenin bir tekil olduğu zamanı hayal etmek oldukça zordur. Büyük Patlama yani Big Bang teorisine göre, evrenin nasıl oluştuğunu açıklamak için rekabet edenlerden biri, Kozmostaki bütün maddelerin, uzayın tamamı, atomaltı parçacıklardan daha küçük bir formda var olduğunu savundu. Bunu düşündükten sonra daha zor bir soru ortaya çıkıyor; Büyük patlamadan önce ne vardı? Sorunun kendisi modern kozmolojiyi 1600 yıldır tutuyor. 4. yy teologlarından St. Augistine ‘’Evren yaratılmadan önce ne vardı?’’ sorusuyla boğuştu. Vardığı sonuç ise İncil’de geçen ‘’Başlangıçta’’ ifadesinin ‘daha önce hiçbir şey yaratılmadığını’ ima etmesi oldu. Dahası Augistine evrenin belirli bir zamanda yaratılmadığını, zamanın ve evrenin aynı anda yaratıldığını da savundu. 20. yy başlarında Albert Einstein da genel görelilik teorisi ile Augistine ’in teorisiyle benzer bir teoriye ulaşmış oldu.
Sadece kütlenin zaman üzerindeki etkisini göz önünde bulunduralım. Bir gezegen in ağır kütlesi zamanı yamultur. Bu da zamanın Dünya yüzeyindeki bir insan için yörüngedeki bir uydudan biraz daha yavaş çalışması demektir. Bu fark dikkate alınması için çok küçüktür ama zaman, aşınmış bir kaya parçasının yanında duran insan için bile geniş bir düzlük arazide duran insana göre daha yavaş akmaktadır. Einstein ’ın çalışmasını esas alarak Belçikalı Kozmolog Georges Lemaitre, 1927 ’de yayımladığı makalesinde evrenin bir tekillik olarak başladığını ve BigBang ’in genişlemesine yol açtığını savunmaktadır.
Bu mantık çerçevesinde, aslında yayımladığımız makalenin ana başlığı kusurludur. Çünkü zaman, ilkel tekilliğin mevcut büyüklüğü ve şekline doğru genişlemesiyle ortaya çıkmıştır. Konu kapandı mı? Ne münasebet. Bu asla bitmeyecek kozmolojik bir kargaşa. Einstein ‘ın ölümünü takip eden yıllarda, kuantum fiziğinin ortaya çıkışı ve bir dizi yeni teori, büyük patlama öncesi evrenle ilgili sorulan soruları yeniden yönlendirdi. İşte bir düşünce:
Ya evrenimiz başka, daha eski bir evrenin ürünüyse?
Bazı astrofizikçiler bu hikayenin Big Bang ‘den kalan artık radyasyon olan Kozmik mikrodalga Arkaplan Işıması (CMB) üzerine yazıldığını tahmininde bulunuyorlar.
Gökbilimciler ilk olarak 1965 yılında CMB ’yi gözlemlediler ve hızla büyük patlama teorisi için problemler yarattılar. Bu problemler daha sonra kısa bir süreliğine Enflasyon Teorisine (Kozmik enflasyon teorisi) yönlendirildi. Bu teori, varlığının ilk birkaç anında evrenin son derece hızlı bir şekilde genişlemesi şartını gerektirir. Ayrıca CMB’deki sıcaklık ve yoğunluk dalgalanmalarını da açıklar, ancak bu dalgalanmaların tek tip olması gerektiğini de belirtir.
Olay bundan ibaret değil. Yakın zamandaki haritalandırma çabaları, evrenin bazı bölgelerinde diğerlerinden daha fazla dalgalanma ile orantısızlığı öneriyor. Bazı kozmologlar, bu gözlemi, Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü araştırmacısı Adrienne Erickcek ‘in sözleriyle, evrenimizin bir ana evrenden “ayrıldığına” destek kanıtı olarak görüyorlar. Kaotik enflasyon teorisinde bu kavram daha da derinleşir. Teoriye göre; her biri bir evren olan enflasyonist baloncukların bitmeyen bir ilerleyişi ve bunların her biri sonsuz bir çok evrede daha fazla şişirici baloncuklar doğurur.
Yine diğer modeller, Büyük Patlama öncesi tekilliğin kendisinin oluşumu etrafında dolaşır.
Kara delikleri kozmik çöp kompaktörleri olarak düşünürsek, bu ilkel sıkıştırma için birincil aday olarak dururlar, böylece genişleyen evrenimiz teorik olarak başka bir evrendeki kara delikten çıkan beyaz bir delik olabilir. Beyaz delik, kara deliğin tersine hareket eden, içine çekmek yerine ciddi enerji ve madde veren varsayımsal bir yapıdır. Yani kozmik bir egzoz kapağı olarak düşünebiliriz. Bazı bilim insanları, evrenimizin bir kara delik içinde doğmuş olabileceğini ve kendi evrenimizdeki kara deliklerin her birinin ayrı evrenler içerebileceğini öne sürüyor. Ancak bazı bilim insanları evrenin bir Büyük Patlama ile değil, Büyük Bir Sıçrama ile başladığını düşünüyor.
Büyük Sıçrama
Bazı çağdaş bilim insanları, çarpıcı paralelliklerle bir fikre ulaştı. Bir Büyük Patlama yerine, evrenin belirli bir boyuta küçüldüğü zaman geri sıçrayan bir döngü içinde genişlediğine ve daralabildiğine inanıyorlar. Büyük Sıçrama teorisinde her bir döngü, tekillik kadar küçük olmayacak küçük ve pürüzsüz bir evrenle başlar. Yavaş yavaş genişler, zaman içinde daha karmaşık ve daha eğik olur. En sonunda, çökmeye başlar ve başlangıç noktasının büyüklüğüne küçülüp yavaş yavaş kendini düzleyen bir noktaya erişir.
Büyük Sıçrama fikrinin işe yaraması için, İngiliz fizikçiler Roger Penrose ve Stephen Hawking tarafından geliştirilen, büzüşen bir evrenin bir bütün olarak tekilliğe kadar küçüleceğini öneren teoremleri etrafında bir yol bulunmak zorunda. Bunu yapmak için, Büyük Sıçrama modelleri negatif enerjinin yerçekimini önleme ve çöküşü tersine çevirme fikrine dayanır. Böylece evren ve zaman boşluğu tekrar tekrar birbirinden ayrılabilir. Bu kasılma ve genişleme döngüleri, yaklaşık olarak her trilyon yılda bir tekrar eder. Büyük Sıçrama, Batı medeniyetinin St. Augustine’den beri gerçeklik hakkındaki görüşünden kopacaktır. Çünkü bu teori zamanın aslında bizim bildiğimiz evrenden daha önce de var olduğunu kabul eder. Ancak Büyük Patlama ya da Büyük Sıçrama olarak, bugünkü evrenimizden önce ne olduğu sorusu ucu açık bir soru olarak kalıyor. Belki de hiçbir şey. Belki başka bir evren veya kendimizin farklı bir versiyonu. Belki de her biri fiziksel gerçekliğini dikte eden farklı yasalara sahip bir evren denizi.
- 48
- 1561
0 Yorumlar